Beş Sevgi Dili
BEŞ SEVGİ DİLİ (GARY CHAPMAN) KİTABI ÜZERİNE BİR YAZI
Her çocuğun içinde, sevgi ile doldurulmayı bekleyen bir ‘duygu deposu’ vardır. Bir çocuk gerçekten sevildiğini hissederse, normal olarak gelişecektir. Fakat sevgi deposu boş olduğu zaman, çocuk yanlış davranışlarda bulunacaktır. İşte hayatımızın her alanında oluşturduğumuz ilişkilerimizin kökünde yer alan ihtiyaçlarımız çocukluk çağında karşılanan veya karşılanmayan sevgi ve ilgiyle birlikte şekil almaktadır. Peki ya aşık olma hissi?
Aşık olma süreci bireyin sevgi deposunu dolduran davranışlarla karşılaştığında ve sevgi deposu dolmaya başladığında aşık olduğunu hisseder. Aşık olmak gerçek sevgi midir?
Dr.Peck aşık-olma deneyiminin üç nedenden dolayı gerçek sevgi olmadığına kara verir. Bunlardan ilki aşık olmanın bilinçli bir seçim olmadığıdır. Aşık olmayı ne kadar istersek isteyelim, bunun olmasını sağlayamayız. Diğer taraftan, karşımıza çıktığında bu yaşantıyı arıyor olmayabiliriz. Sık sık, uygun olmayan zamanlarda, umulmadık insanlara aşık oluruz.
İkincisi, aşık olmanın gerçek sevgi olmadığını söyler, çünkü çaba göstermeden yaşanır. Çaba gösterilmeden bir ilişkinin oluşmayacağını söyler. Tıpkı bizim emeksiz ekmek olmaz deyimi gibi.
Üçüncüsü ve son olarak “aşık” olan kişi, diğer kişinin gelişimine yardımcı olmakla
gerçekten ilgili değildir. Yani aşık olduğumuzda aklımızda herhangi bir amaç varsa,o da, kendi yalnızlığımıza son vermek ve belki de bu sonucu evlilikle garantilemektir. Burada da tamamıyla bencilce hareket ettiğimizi söyler. Aşık olma yaşantısı, bize, oraya vardığımız ve daha fazla gelişime gereksinme duymadığımız duygusu verir. Yaşamdaki mutluluğun zirvesindeyizdir ve tek arzumuz orada kalmaktır. Sevdiğimiz kişinin de kesinlikle gelişmeye ihtiyacı yoktur, çünkü o mükemmeldir. Yalnızca onun mükemmel kalacağını umarız.
Aşık olan kişi, sevdiği kişinin mükemmel olduğu illüzyonuna sahiptir. Annesi onun kusurlarını görebilir, fakat o göremez. Arkadaşları da onun kusurlarını görebilirler, fakat o sormadan muhtemelen söylemeyeceklerdir. Büyük ihtimalle o da sormayacaktır. Çünkü ona göre sevgilisi mükemmeldir ve başkalarının ne düşündüğü de önemli değildir.
İşte tüm bu süreçlerin farkında olup bu aşık olma sürecini geçici duygusal bir yükselme olarak kabul edip ve artık eşinizle birlikte “gerçek sevgi”yi kovalayabilirsiniz.
Peki gerçek sevgiyi ararken nasıl davranmalı, neler yapmalıyız? İşte tam bu noktada Gary Chapman ‘Sevginin Beş Dili’ adlı kitabında bunlardan ayrıntılı bahsetmektedir. Peki nedir bu sevgi dilleri?
Hepimizin, kendimizi güvensiz, güçsüz hissettiğimiz zamanlar oldu. Cesaretimiz eksiktir ve bu cesaret eksikliği, sık sık, yapmayı istediğimiz olumlu şeyleri başarmamızı engeller. Bu moral bozukluğuna, kendimize olan güvenimizin azalmasına sebep olabilir. İşte tam böyle zamanlarda en çok değer verdiğimiz kişilerden gelen bizi güçlendiren cesaret veren sözleri bekliyor olabiliriz. Türk kültürünün içinde yaşadığımızdan dolayı sarf ettiğimiz sözleri karşı tarafın buna ihtiyacı olup olmadığına bakmadan yorum yapılan cümleler vaaz verme kategorisine girebilir. Bu tip sözler cesaretten çok zayıflığı yüzüne vurmak olarak algılanabilir. Bu yüzden zamanlama ve bireyin ihtiyacı olup olmadığını bilmek işte bu yüzden çok önemlidir.
Cümleler neredeyse suça teşvik etmek üzere tasarlanmış, yargı sözleri olarak algılanırlar. Sevgiyi değil, reddedişi ifade ederler. ilk önce, eşimiz için neyin önemli olduğunu öğrenmeliyiz. Eşimiz genellikle sesimizin tonuna yüklenmiş mesajı yorumlayacaktır, kullandığımız kelimeleri değil. Ondan zihninizi okumasını beklemeyin.
Eşimiz tarafından kalbimiz kırıldığında diğer insanlara verdiğimiz tepkinin daha fazlasını eşimize uygularız. Bu tepkimizi ise ‘O benim için çok değerli, o nasıl böyle bir hata yapabilir? Diğer insanlar ile kendisi aynı mı?’ diye vicdanımızı rahatlatırız. Diğer insanların davranışlarını kolayca affeder veya umursamayız ama eşimizin davranışlarını kafamıza takar ve defalarca onu zihnimizde değirmenin buğdayı dövdüğü gibi döveriz. Eşimizi, diğerlerine oranla daha fazla affetmek için sebebimiz yok mu? Affetmek o an bizler için çok zor olabiliyor ama zaman geçtikçe ve affetmeyince araya mesafeler katılıyor yakınken uzaklaşıyoruz. Eğer yeniden yakınlık istiyorsak affetmeyi de seçmemiz gerekir çünkü affetme, sevmenin yoludur.
Evlendiğimizde zaten her saniye yan yanayız aynı yerlerdeyiz gibi cümleler dolaşır dillerimizde ama evlendiğimizde de sevginin neden zayıfladığını bilemeyiz. Peki her saniye yan yana olmak, yani aynı zaman ve konumda olmak nitelikli beraberlik midir?
Bir insanın duygusal açıdan sevildiğini hissetmesini sağlayan şey, her zaman, başka bir insanın duygusal açıdan sevildiğini hissetmesini sağlayan şeyle aynı değildir. Birisine tüm ilgisini verme, onunla gazete okurken veya televizyon seyrederken değil de gözlerinin içine bakarak, tüm dikkatini vererek konuşma ve onunla yapmaktan hoşlandığı bir şeyi birlikte içtenlikle yapmaktır.
Sorunları analiz etmek ve çözümler yaratmak üzere eğitildik. İlişkinin tamamlanması gereken bir proje veya çözülmesi gereken bir sorun değil de, bir ilişki olduğunu unutuyoruz. Bir ilişki, diğer insanın düşüncelerini, duygularını ve arzularını anlamak amacıyla anlayışlı dinlemeyi gerektirir. Tavsiyede bulunmayı yalnızca talep edildiği zaman ve asla lütfeder gibi olmamak koşuluyla yapmamız gerekir.
Eğer eşinizin fiziksel varlığı sizin için önemliyse, bunu eşinize sözlerle ifade etmenizi öneririm çünkü onun zihninizi okumasını beklemeyin.
Evlilikten önce birbirimiz için yaptıklarımız, evlilikten sonra yapacaklarımızın göstergesi değildir. Sevgi bir seçimdir ve mecbur edilemez. Her birimiz, her gün eşlerimizi sevip sevmediğimize karar vermeliyiz. Eğer sevmeye karar verirsek, o zaman bunu eşimizin arzuladığı şekilde ifade etmek, sevgimizi duygusal açıdan en etkili hale getirecektir.
Bir ilişkiyi yaratan da, bozan da fiziksel temastır. O sevgiyi de, nefreti de iletebilir. Yeni yerlerde yeni dokunuşlar deneyin ve eşinizin bunu zevk verici bulup bulmadığı konusundaki tepkilerini vermesine izin verin. Unutmayın, son sözü o söyler. Siz onun dilini öğreniyorsunuz.
Duygusal olarak, eşlerinin uzanıp, fiziksel olarak kendilerine dokunmasını çok arzu ederler. Elini saçlarının arasında gezindirmek, sırtını ovmak, ellerini tutmak, sarılmak, cinsel ilişki – bunların hepsi ve diğer sevgi dokunuşları.
İki tür insanın, birincil sevgi dilini keşfetmede güçlüğü olabilir. İlki, sevgi deposu uzun süredir dolu olan kişidir. Eşi, ona sevgisini birçok şekilde ifade etmiştir ve o bu yollardan hangisinin ona sevildiğini en çok hissettirdiğinden emin değildir. Yalnızca sevildiğini biliyordur. İkincisi ise sevgi deposu, neyin ona sevildiğini hissettirdiğini hatırlamayacak kadar uzun süredir boş olan kişidir.
Kendinizin ve eşinizin sevgi dilini öğrenmek için kitabı okumanızı tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim.
GARİP DİNLER
PSİKOLOJİK DANIŞMAN